Welcome to Our Website

“Faiz Artışına Razı Olduk Ne Enflasyon Düştü Ne Sermaye Geldi”

Ankara Sanayi Odası(ASO) Başkanı Seyit Ardıç, enflasyonun düşürülmesi ve belirsizliklerin giderilmesi için politika faiz artışına razı olduklarını ancak enflasyonun düşmediği ve yabancı sermayenin gelmediği bir noktaya geldiklerini söyledi. Ekonomim’den Hüseyin Gökçe’nin haberine göre; Ardıç, enflasyon muhasebesinin bir varlık vergisine dönüşeceği uyarısında bulunarak, parasal sıkılaştırma politikalarının beklenen sonucu vermediğini kaydetti.

ASO Nisan ayı Meclis toplantısında Başkan Seyit Ardıç, güncel ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Konuşmasına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayarak başlayan ASO Başkanı Seyit Ardıç, özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin dayanağının ulusal egemenlik olduğunu bildirdi.

“TİCARİ KART LİMİTLERİNİN SINIRLANDIRILMASI SANAYİCİLERİ ZOR DURUMDA BIRAKTI”

Seyit Ardıç, ekonomik yapıdaki belirsizliklerin sanayicinin üretim gücünün azalmasına neden olduğunu ifade ederek, yüksek faiz ve belirsizlikten etkilenen sanayicilerin enflasyonun azaltılması hedefiyle politika faizi artışına razı olduklarını belirtti.

Buna karşılık parasal sıkılaştırma politikalarında beklenen sonuç alınamadığının altını çizen Ardıç, “Ekonomimiz mevcut durumda aynı anda hem yüksek faiz hem de yüksek enflasyon kıskacında kalmıştır. Bu süreç uluslararası piyasalarda rekabet gücümüzü aşındırmaktadır.” dedi.

Krediye ulaşım zorluğu yanı sıra ticari kredi kartı limitlerinin sınırlandırılmasının sanayicileri daha da zor durumda bıraktığını belirten Ardıç, “Ticari kredi kartları enflasyon arttırıcı bir etkiden daha ziyade arz tarafına katkısı olduğundan enflasyonu düşürücü bir etkiye sahiptir” diye konuştu.

“MAKRO DENGELENME İÇİN ARZ TARAFININ CANLI KALMASI GEREKİYOR”

Başta enflasyon olmak üzere birçok makro değişkenin dengelenmesinde ekonominin arz tarafının canlı kalması gerektiğine değinen Seyit Ardıç, “Krediye ulaşmanın zor olduğu bu dönemde, vergi borçlarının ertelenmesi ya da taksitlendirilmesi, reel sektörün üretime devam edebilmesi ve ayakta kalabilmesi için hayati öneme sahiptir.” şeklinde konuştu.

“ENFLASYON VERGİSİ VARLIK VERGİSİNE DÖNÜŞÜR”

İşletmelerin özkaynağı yetersiz olduğu için dış kaynağa ihtiyacı olduğunu söyleyen Ardıç, buna karşılık borçlanma suretiyle aktiflerdeki artış üzerinden enflasyon vergisi ödemek zorunda bırakıldıklarını bildirdi. Enflasyon muhasebesini kast ederek alınacak bu verginin özü itibarıyla bir varlık vergisine dönüşeceğine dikkat çeken Ardıç, “Ticarete konu olmayan ancak aktifte yer alan bir varlığın, enflasyon nedeniyle artan değerinin vergilendirilmesi, biz sanayicilere ilave bir maliyet getirecektir” dedi.

Ardıç, enflasyon düzeltmesinin 2023 yılında olduğu gibi 2024 yılı geçici vergi dönemlerinde de vergisiz uygulanmasını istedi.

“SANAYİCİ VİZE ALAMAZKEN İHRACAT HEDEFİNE NASIL ULAŞILACAK?”

Birçok sanayicinin vize alamadığı için ihracatta sıkıntı yaşandığına işaret eden Ardıç, 305 milyar dolarlık ihracat hedefini hatırlatarak, “Sanayici yeni pazarlara açılamadan, fuarlarda ürünü sergileyemeyip pazarlayamadan bu hedefe nasıl ulaşılması bekleniyor. Artık vize sorunumuz finansman sorununun çok daha önüne geçti” şeklinde konuştu.

“YÜKSEK FAİZ SERMAYE ÇEKMİYOR, ENFLASYON DİNAMİKLERİNİ DE OLUMSUZ ETKİLİYOR”

Mevcut durumda döviz talebini de karşılamak için uygulanan yüksek faiz seviyesinin, yabancı sermayeyi çekmediği gibi enflasyon dinamikleri üzerinde de olumsuz bir etkiye neden olduğunu vurgulayan Ardıç, “Yabancı yatırım, özellikle de doğrudan yatırımlar için; beklentilerin etkin bir şekilde yönetilmesi ve güvenin yeniden tesis edilmesi çok önemlidir” dedi.

Mevcut politikanın eşgüdümlü ve yapısal reformlarla da desteklenerek uygulanmasıyla birlikte dış sermaye girişlerinin hızlanabileceğini dile getiren Seyit Ardıç, “İstikrarlı kur ve düşük enflasyon ortamının oluşması uzun vadeli yabancı sermaye girişleri için kritik önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.

İşsizliğin tek haneye gelmesinin önemli olduğunu belirten Ardıç, buna karşılık üretilen beşeri sermayenin doğru kullanılamadığını dile getirdi. Seyit Ardıç, Türkiye’nin üniversiteye gidilmeyince cahil kalınacağına inanan tek ülke olduğunu belirtti.

“NÜFUSUN 4’TE BİRİ YARDIM ALIR HALE GELDİ”

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın, 2023 yılı faaliyet raporunda yer alan bilgilerden bahseden Seyit Ardıç, sosyal yardım alanların sayısının 2.3 milyon kişi artarak 19.9 milyona çıktığını söyledi. Böylece nüfusun neredeyse 4’te birinin yardım alır hale geldiğini bildiren Ardıç, sosyal yardım alan hane sayısının da 5 milyon eşiğine dayandığını aktardı.

Ardıç, çalışma gücüne sahip nüfusa yapılan sosyal yardımların tembelliğe alıştırarak toplumun istihdamdan uzaklaşmasına neden olduğunu belirtti.

“ENFLASYON OECD’NİN 12 KATI”

OECD’de ortalama enflasyonun yüzde 5.7 seviyesindeyken Türkiye’de bunun yaklaşık 12 katı enflasyon olduğunu ifade eden Seyit Ardıç, talebi kısarak enflasyonu düşürme yönündeki politika tercihinin Türkiye ekonomisi için uygunluğunun tartışmalı olduğunu söyledi.

Talebin tek bileşeninin hanehalkı tüketim harcamaları olmadığını ifade eden Ardıç, “En önemli bileşenlerden birisi de kamu harcamalarıdır. Sağlıklı bir enflasyon patikasına girebilmek için tüketim harcamasından daha ziyade kamu harcamalarının kısılması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

“MALİ DİSİPLİN İÇİN EK BÜTÇEYE BAŞVURULMAMASI GEREKİYOR”

İstikrarlı bir mali disiplinin sağlanabilmesi için ek bütçeye başvurulmaması gerektiğinin altını çizen Ardıç, “Ek bütçe harcama ve gelir arttırıcı bir etkiye sahip olduğundan, hem kamuda hem de toplumda yeni maliyetlerin ortaya çıkmasına neden olacaktır” dedi.

Merkez Bankası’nın enflasyon mektubunda işçi ücretlerinin artırılmaması beyanında bulunduğunu hatırlatan Ardıç, “Bunun yanında kamu harcamalarının azaltılması yönünde bir irade beyanı koyması, enflasyonla mücadelede daha sağlıklı sonuçlar verecektir” diye konuştu.

“TÜRKİYE ÜÇÜZ AÇIK VERİYOR”

Türkiye ekonomisinin; tasarruf, bütçe ve dış ticaret olmak üzere üçüz açık verdiğini dile getiren Ardıç, bu konulara odaklanan mevcut gerçekçi ekonomi politikalarına ek olarak kapsamlı bir ekonomik programın devreye alınmasını önerdi.

Ekonomi programının uluslararası faktörler ve sosyal dinamikleri dikkate alarak çok yönlü yaklaşımla şekillendirilmesi gerektiğini ifade eden Ardıç, “Ayrıca, bu programın uygulanması sürecinde katılımcı bir yaklaşım benimsenerek, farklı paydaşların görüşleri dikkate alınmalı ve ortak akılla toplumsal uzlaşı sağlanmalıdır” dedi.

Önümüzdeki uzun seçimsiz dönemde ekonomiye odaklanılmasının zaruret haline geldiğini vurgulayan Ardıç, “Ülkemiz daha önce yaşamış olduğu türbülanslardan güçlenerek çıkmıştır. Ekonomi yönetimine güvenimiz tamdır, en kısa zamanda bu olumsuzlukların bertaraf edilerek ekonomimizin yeniden istikrara kavuşacağına inanıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir